Sarıca basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Son dönemlerde gazetecilerin hedef gösterilmesi siyasetçilere yapılan fiili saldırılar ne siyaset adamlığına ne de devlet adamlığına yakışır. Muhalefetle fikir bazında mücadele edemeyenler ancak kaba kuvvete başvurmayı bir görev haline getirdiler. Bu durum ülkemizdeki barış ortamını ortadan kaldıran davranışlardır. Tabi bizi en çok şaşırtan sayın Cumhurbaşkanının bu olaylar karşısında sessiz kalmasıdır. Bu saldırılar karşısında yetkililer asla sessiz kalamaz, kalmamalıdır.

Yılbaşında işyerini açamayan 42 yaşındaki bir kahveci intihar etmişti. 4 kız çocuğu babası olan bu kardeşimizin kahvehanesi kapalıydı. Tıpkı bir çok esnaf kardeşlerimizin dükkanlarının kapalı olması gibi. Ama bugün  pandemi sürecinde İsrail’in N11 sitesi, Çin’in Trendyol sitesi, ABD’nin gittigidiyorum, hepsiburada, sahibinden.com siteleri üzerinden insanlarımız 7/24 alışveriş yapabiliyor. Elbette vatandaşımız geçim sıkıntısı yüzünden nerede 1 Lira ucuz ise orayı tercih etmek durumunda kalıyor. Ama bugün intihar eden kahvecimiz, okul kantini açamayanlar, öğrenci servisi yapamayan şoförlerimiz, günlük yevmiyeye gidemeyen kardeşlerimiz lokantalar ve nice esnaflarımız iş yapamadığı için günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir. Mutlaka bu zor durumda kalan vatandaşlarımıza devlet elini uzatmak zorundadır. Ama gel gör ki iktidar şu pandemi döneminde dahi israftan savurganlıktan geri adım atmıyor. Nereden biliyoruz? Bugün 2021 yılı bütçesinde yatırım için iki masraf yapılacak, iki harcama yapılacak;

İki tane saray biri yazlık, biri kışlık yazlık saray Marmaris’e 640 milyona yapılacak. Bitlis Ahlat'taki saray içinde 99 milyon harcama yapılacak. Bu iki saray bu ülkeye ne kazandıracak? Hangi fakirin karnı doyacak?

Sadece sayın Cumhurbaşkanı oralara arada sırada gidip Ankara'nın hengamesinden uzakta yaşayacak.

Başka bir şey yok...

Ama oraların cumhurbaşkanının ziyaretine açık tutulabilmesi hazırlık yapılacak ve milyonlarca lira para harcanacak. Orada oturulmadığı zaman kapılar kilitlenmiyor ki; her zaman hazır bekleyen hizmetliler olacak.

Bu zihniyetten kurtulmadan Türkiye'nin ayağa kalkması proplemlerini çözmesi fakiri fukaranın derdiyle dertlenmesi mümkün değildir.

Sayın Cumhurbaşkanını düşünmeye davet ediyoruz.

Bu bizim itibarımızı arttırmaz, bir şey kazandırmaz. Avrupa Birliği bizim medeniyet projemiz diyorsunuz halbuki Avrupa'da başbakanlar makamlarına bisikletle gidiyor. Krallar, kraliçeler sokaklarda bisikletle dolaşıyor

Etrafında yüzlerce koruma ile değil, hakikaten buralara harcanan paralar içimizi sızlatıyor.

Türkiyemizin bu tip harcamalara değil üretime yönelik yatırımlara ihtiyacı var. Adaletten bahsedildiği zaman Sayın Cumhurbaşkanı sık sık Hz Ömer'in adaletinden bahseder. Buradan Hz Ömer'le ilgili bir olayı Sayın Cumhurbaşkanına hatırlatıyoruz. Hz Ömer zamanında Mısır'a vali tayin edilen Hz Amr Bin Asın; Hz Ömer'e bir mektup yazarak "Biz burada inşaa ettiğimiz caminin yanına size de bir ev yaptırmak için arsa tahsis ettik" diyor. Hz Ömer'e mektubunda böyle diyor. Hz Ömer'in cevabı gayet sade ve net: "Hicazda oturan bir kişinin Mısır'da evi olamaz. O arsayı siz halkın ihtiyacını karşılamak üzere bir pazar yerine çevirin." diyor. Hz Ömer'i biz adaletiyle tanıyoruz, iraftan kaçınmasıyla tanıyoruz, sadeliği ile tanıyoruz. Devlet adamlığı garibanın halini anladığı zaman itibar görür.yoksa yoksulluk nerede diyenler garibanın halinden anlamazlar anlayamazlar. Buradan Saadet Partisi olarak Cumhurbaşkanını tekrar düşünmeye davet ediyoruz. Bu israftan kaçınmaya davet ediyoruz."