Maç 67. dakikadan sonra 10'a 10 devam etti!

Bu sezon oynadığımız 8.maçta, Antalyaspor'u 0-2 yendik ve namağlup serimizi devam ettirdik.

Antalyaspor yeni hocası Ersun Yanal ile ilk maçına çıktı. Ersun Yanal'ın hücumu seven bir hoca olduğunu bilsek de, özellikle son maçımızda Trabzonspor'un bize karşı aldığı ekstra defansif önlemlerden sonra Antalyaspor'un da maça defansif bir anlayışla başlayacağını tahmin ediyordum. Ancak Antalyaspor iyi bir defansif yerleşimin yanında zaman zaman hücum presleri yaptığı bir oyunla karşımıza çıktı. Özellikle ilk yarıda bizim şanslı olduğumuz iki pozisyonları vardı. Podolski ilk yarıdaki net pozisyonu 100 defa oynasa 99'unda gol atardı. Ne mutlu bize %1'lik şans gerçekleşti. Umuyorum ki ezeli rakibimiz ve ebedi dostumuz olan Antalyaspor, Ersun Yanal ile daha iyi bir grafik yakalayacaktır.

Takımımız ise her zamanki pozitif oyununa bu maç da devam etti. İlk yarıda birazcık tutuk olsak da yine de en azından topa hakim olarak ve oyun oynamayı deneyerek olumlu görüntü verdi. Oyuna sonradan dahil olan oyuncular Berkan ve Efkan da artık takıma tamamen adapte olduklarını gösterdiler. Bireysel olarak tek tek yorum yapmak istemiyorum çünkü genel olarak sezon başından beri olumlu görüntü yansıtan bir takımımız var. Bu oyunla mutlu ve umutlu olmamak neredeyse imkansız. Umarım takımımız bu oyun ve disiplinle devam eder.

Bugün özellikle eleştiri yapacağım iki konu var.

İlki, ilk yarının sonunda Babacar'a yapılan müdahalede, pozisyonun dibinde olup tereddütsüz şekilde penaltı noktasını gösteren hakem; VAR'a gittiğinde ,biz içerde-dışarda durumuna bakacak diye beklerken, 3-4 dakikalık bir incelemenin ardından faul kararından vazgeçti. Evet, VAR bu tarz hataları düzeltmek için var ama hakem gözünün önünde gerçekleşen ve tereddütsüz düdük çaldığı pozisyonu 4 dk inceledikten sonra fikir değiştiriyorsa, biz hangi hakeme, nasıl güveneceğiz? Zaten düdük çalındıktan sonra müdahaleyi yapan oyuncu faul yapmadığını söylemek yerine, müdahalenin dışarda olduğunu belirten hareketler yapıyor.

Hakemlik idmanlarında temel prensip, kondisyonun olabildiğince iyi hale getirilmesidir. Bunun sebebini en basit şekilde anlatacak olursak; yoruldukları zaman, ''sağlıklı karar verme yetilerinin azalması'' diyebiliriz. Bu pozisyonun da henüz ilk yarıda olduğunu göz önünde bulundurursak, yıllardır üst düzey seviyede maç yöneten bir hakemin kondisyon sıkıntısı yaşaması zor görünüyor. Durum böyle olunca geriye sorgulamamız gereken tek bir şey kalıyor: Hakemlik yeteneği.

İkinci konu ise, Babacar...

Kariyerinde ilk defa 3 hafta üst üste skor katkısı verdiği bir sezonda belki bu eleştirileri yapmayı haksızlık olarak değerlendirecek bir kesim vardır. Ancak Babacar'ın oynadığı oyun katlanılacak bir oyun değil. Hoca kendisinden ne bekliyor bilmiyorum ancak, takımın oynadığı bu güzel oyuna bu kadar kayıtsız kalması beni üzüyor.

Yukarıda anlattığım penaltı pozisyonunda bile Bakasetas 2 metre önünde 2 rakiple boğuşurken kendisi izliyor. Bir pozisyonda orta sahada pas verdikten sonra ileri doğru yürüyerek gidiyor. İlk golümüz de zaten Babacar'ın etkin olmadığı bir pozisyonda geldi. Neredeyse maçı 10 kişi oynadık. Hakan Özmert kırmızı kart gördükten sonra oyuncu sayıları eşitlenmiş gibi oldu.

Maçı izlerken bir an hayal ettim, ''Acaba bu kadromuz Vagner Love varken olsaydı nasıl olurdu?'' diye. Bence şampiyonlukla alakalı hayallerin gerçeğe daha çok yaklaştığı bir sezon yaşardık. Ama Babacar da kendini toparlayacak biliyorum; en azından umuyorum :)

Son olarak genç oyuncumuz Berkan Kutlu'yu kutlamak istiyorum. Güzel bir dribling, iyi bir patlayıcı kuvvet örneği, iyi bir dayanıklılık sergileyerek bu güzel gole imzasını attı. Umarım bu güzel oyununun devamını getirir.

Esenlikler dilerim...