Antalya'da geçen yıl yüz yüze yapılması planlanan ancak pandemi nedeniyle ertelenen ADF, bugün Nest Kongre Merkezi'nde başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde 18-20 Haziran'da yapılan ADF'ye dünyanın dört bir yanından üst düzey devlet, hükümet ve uluslararası kuruluş yetkilileri, iş insanları, kanaat önderleri ve akademisyenler katıldı.

Toplantıda Alanya’yı Alanya Kaymakamı Fatih Ürkmezer ve Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel temsil etti. Başkan Yücel, toplantıyı “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde ve Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'na katıldık. Antalya'mızda böylesine önemli bir organizasyonun düzenlenmesine vesile olan Alanya'mızın gururu Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'na şükranlarımı sunuyorum.” sözleri ile değerlendirdi.

ERDOĞAN: PKK VE DEAŞ'A KARŞI VARLIK GÖSTEREN…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda yaptığı konuşmada ''Suriye'de faaliyet gösteren PKK, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı sahada varlık gösteren ilk ülke biz olduk. DEAŞ'ın Suriye'deki varlığına büyük ölçüde son vererek Avrupa ve dünyanın güvenliğine katkı sağladık. Şu an itibariyle DEAŞ'ın 4500 mensubunu etkisiz hale getirdik'' dedi.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Bölgemizin ve dünyanın meselelerini konuşmak, çözüm yolları üretmek için buradayız. Foruma Antalya'nın ev sahipliği yapması tesadüf değildir. Tıpkı Akdeniz gibi farklı kültürlerin ortak yuvasıdır.

Antalya Diplomasi Forumu'nun inşallah zamanla küresel diplomasinin kalbinin attığı bir zemine dönüşeceğine inanıyorum. Buradan vereceğimiz mesajlar tüm dünyaya dalga dalga yayılacaktır.

Antalya’da Böcek ve Karadağlı Arasında Kültür Merkezi Tartışması Antalya’da Böcek ve Karadağlı Arasında Kültür Merkezi Tartışması

2020'de 16 milyon turisti sorunsuz bir şekilde ülkemizde ağırladık.  Diplomasi insanlığın toplu halde yaşamaya başladığı tarihlerden beri kullanılan bir tabirdir. Bugün diplomasi deyince sadece devlet ve hükümet yetkilileri arasında kapalı kapılar ardından yapılan görüşmelerden bahsetmiyoruz.

Artık siyasetçilerle birlikte STK', iş dünyası, medya ve üniversiteler arasındaki mesajlar da dış politikayı şekillendiriyor. Dijital diplomasi de bu dönemin kazanımlarındandır. Dönem, sorunların suhuletle çözümünde diplomasiyi daha fazla devreye alma dönemidir. Sıkılı yumruklarla musafaha olmaz. Sıkılı yumrukları gevşetecek en etkili yol hala diplomasidir.  Dünyadaki değişimi doğru okuyan vizyoner bir diplomasi trafiğini hakim kılmamız gerekiyor.

ANCAK 100 GÜN SONRA GÜNDEMİNE ALDI

Koronavirüs salgınında bu ihtiyacı hepimiz bir kez daha hissettik. Uluslararası toplum salgının yıkıcı etkilerini yönetmekte iyi bir imtihan veremedi. BM salgını ancak 100 gün sonra gündemine alabildi. Salgın karşısında işbirliğini yerini rekabetçi politikalara bıraktı. Afrikalı, Asyalı kardeşlerimiz kaderlerine terk edildi. Birçok ülkede toplumsal huzursuzlukların nüksetmesi, Akdeniz'de ölümlerin artması bunun en çarpıcı örneklerindendir.

AŞI MİLLİYETÇİLİĞİNE FIRSAT VERİLMEMELİDİR

Dünyanın dört bir yanındaki dostlarımızın imdadına koşmaya çalıştık. 158 ülkeye ve 12 kuruluşa sağlık malzemesi gönderdik. Sığınmacıların sağlık hizmetlerine erişimini sağladık. Aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemesi önemlidir. Şantaj, baskı, politika dikte aracı olarak kullanılması yanlıştır. Kullanıma hazır hale gelince yerli aşımızı inşallah tüm insanlıkla paylaşacağız. Eskinin alışkanlıklarıyla günümüzün sorunlarına çözüm bulamayacağımız açıktır.

Küresel sistemin üzerine inşa edildiği ana yapılar mevcut haliyle çözümün değil sorunun bir parçasıdır. Dünya 5'ten büyüktür demeye devam ediyoruz. 8 milyar insanın kaderi BM üyesi 5 ülkenin insafına bırakılamaz. 190 ülkeye bir süreliğine masada oturma hakkı veren, kendi kaderleriyle ilgili söz hakkı tanımayan bir sistem adalet üretemez. Güvenlik Konseyi'nin daha kapsayıcı bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Reform taleplerini dile getiren ülkeleri dışlamaya yönelik gizli - açık baskılar da olabilir. Türkiye ile ilgili son dönemde sık sık tedavüle konulan eksen tartışmaları, hazımsızlığın işaretidir. Tüm insanlık adına hakkı ve adaleti sağlamaya devam edeceğiz. Bunun uzun bir süreç olduğunun bilincindeyiz.

DEAŞ'IN 4500 MENSUBUNU ETKİSİZ HALE GETİRDİK

Türkiye 252 dış temsilciliği ile dünyanın en geniş 5. büyük diplomatik ağına sahip ülke konumundadır.  Barışa, istikrara katkı sağlamak için çaba harcıyoruz. Suriye'de halkın iradesini yansıtacak bir siyasi çözümün olması için var gücümüzle çalıştık. 10 yıldır 4,5 milyona yaklaşan Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Suriye'de faaliyet gösteren PKK, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı sahada varlık gösteren ilk ülke biz olduk. DEAŞ'ın Suriye'deki varlığına büyük ölçüde son vererek Avrupa ve dünyanın güvenliğine katkı sağladık. Şu an itibariyle DEAŞ'ın 4500 mensubunu etkisiz hale getirdik. Gerek terör örgütleriyle mücadelede uluslararası toplumdan beklediğimiz desteği alamadık. DEAŞ'la mücadele kılıfı altında güney sınırımız boyunca terör devleti kurulmaya çalışıldı. PKK'nın haraç toplamasını engelleyecek bir kaç göstermelik operasyon dışında hiç bir kararlı adım atılmadı. Terörün her türlüsü ile mücadele herkesin görevidir. Suriye'de barışın sağlanması sadece Türkiye'nin değil hepimizin sorumluluğudur. 

KKTC'nin iki devletli çözüm önerisini destekliyoruz. Doğu Akdeniz Konferansı önerimiz hala masadadır. Enerji kaynaklarının işbirliğine vesile olması bizlerin elindedir. Yunanistan'la son dönemde yakaladığımız ivmeden memnuniyet duyuyoruz. Eski devlet geleneği demek eski diplomasi kültürü de demektir. Afro-Avrasya ülkesi olan Türkiye'nin 3 kıtayı kuşatan geniş bir vizyonla yürütülmektedir.

Salgınla beraber vahim bir hal alan İslam karşıtlığı ile mücadelede en ön saflarda yer alıyoruz. 2008'de İstanbul'da, 2014’te olmak üzere iki kez Türkiye - Afrika Ortaklık Zirvesi düzenledik. 28 Afrika ülkesini ziyaret ettim. Somali'yi bundan 10 yıl önce eşimle birlikte ziyaret eden ilk dünya lideri olduk.  3. Türkiye - Afrika Ortaklık zirvesine inşallah Eylül ayında Türkiye'de ev sahipliği yapmayı arzuluyoruz. Önümüzdeki dönemde pergelin bir ayağını Türkiye'ye sabitleyip diğeriyle Afrika'dan Latin Amerika'ya Pasifik'ten Asya'ya tüm coğrafyalarda iş birliğini artırmak istiyoruz.